Hocacihan

Hocacihan “Şehrin Batısındaki Unutulmuş Tarih”

Hocacihan “Şehrin Batısındaki Unutulmuş Tarih” Ahmed Bin Kayser Bin Süleyman’dan Bugüne Sığmayacak Koca Tarih Cevzimam Dede, babam küçük yaşlarda iken babamın cesaretini sınamak için gecenin yarısında “hadi oğlum dedenin sandukasının üzerine takkeyi koy gel bakalım, ertesi günü erkenden şehre inerken bakacağım sahiden orada mı?” dermiş. Kolay mı bugünkü Başkent Hastanesi geçildikten sonra -şimdilerde yok olan- bir insanın kaybolduğu Tekke Çukurunu aşıp Tekke Mezarlığının yanındaki türbenin sandukasına gecenin bir yarısı inmek. 1200’lerin Konya’sında dedesi Ahmet, babası Kayser, adı Süleyman olan günümüze kadar ‘tüccar’ bilinen ama kendisinin 616 H/1219 M yılında vakfettiği bir kitap içerisinde kendi el yazısıyla ‘elemir’ ‘el-Melik’ ibarelerinden dolayı ihtimal bir devlet adamı olan Hâce-i Cihan nam bir isim vardır. “Rûhu mübarek Hâce-i Cihân, girizgân-ı ez cihân” Hazret-i Mevlâna Bunlar beni ziyadesiyle heyecana ve meraka şevketmişse de bundan önce duyduğum Hazret-i Mevlâna ile olan dostlukları beni daha da çok heyecanlandırdı. Hazret-i Mevlâna Hâce-i Cihan’a hitaben yazdığı uzun mektubun bir yerinde “Hâce-i Cihan’ın kutlu ruhu şu dünyadan kaçtıkça kaçıyor; öbür dünyayı arzuluyor. Yansız-yönsüz, direktendayaktan ap-arı âleme her solukta baktıkça bakıyor…” diye hitap ediyor. Dönemin önemli isimlerinden olan Ahmed bin Kayser bin Süleyman’ın evi bugünkü Sadreddin Konevî dergâhı ve türbesi üzerindedir. Sadreddin Konevî’ye Hâce-i Cihan tarafından verilen evin, oğlunun yakalandığı hastalığı tedavi ettiğinden dolayı hediye ettiği kaynaklarda geçen bilgilerden. Hâce-i Cihan’ın sağlığında yetmiş veya on yedi haneden müteşekkil bir mahalleyi -şimdiki Hocacihan semtini- kurduğuna inanılır. Mursaman ismiyle maruf kendi türbesinin bulunduğu yer ona ait bir bahçe iken, sonraları sevenlerinin ve aile efradının da defniyle bugünkü Hocacihan/ Tekke Mezarlığı oluşmuş. İ. Hakkı Konyalı Hocacihan ve Alavardı civarındaki eski mamurelere ‘Seven’ manasına gelen ‘filo’ ile ‘Vatanı’ manasına ‘patris’den bozma Filobad olduğunu söyler. Semt olarak Hâce-i Cihan’dan kalan Hocacihan arazisinin kuzeyde Selçuk Üniversitesi Kampusu, güneyde Meram Yeniyol tarafı, batıda Takkeli Dağ, doğuda bugünkü demiryoluna kadar uzanan geniş alan olduğu halk arasında söylene gelmiştir. Ama şahsi kanaatim Konevî Türbesinin bir zamanlar evi olduğu kabul edilirse Hâce-i Cihan’a ait arazinin dış surun batı kısmının olması ihtimaldir. Halen Hocacihanlıların bu bölgelerde arazilerinin olması bu tezi haklı kılıyor. Bir Semtim Hafızası Hocacihan’ın Sille’ye bağlı olduğu yıllar… Sille’nin nahiyesi Hocacihan’da ilk soyadı kanunu uygulamasının kaydını Hocacihan’ın devlet adına ilk kâtibi olarak Cevzimam Dede tutar. Cevzimam Dede, sonraları alacağı Kalaycı soyadı ile Mehmet Kalaycı olarak anılır. İki ayrı kez Sarayköy’de birkaç sene imamlık, Meram’da ve Kayacık’ta hocalık yapar. Hocacihan’da ilk kez evlenenlerin kaydını tuttuğu kütük bugün nerededir bilemiyoruz. Medresede Arapça, Farsça öğrenir; Ağazade Osman Efendiden dersler alır. Yıllarca çeşitli köylerde imamlık, bunun yanında kırık-çıkıkçılık yapar, insanları okur. 1932-1950 arası 18 yıl ezanın Türkçe okunduğu yıllarda Cevzimam Aşağı Mahallenin Camiinde Kuran okutur. O Semtin Bayramları Günler öncesinden her bir mahallenin geniş mabeyinli evlerinde toplanan kadınlar, asık yüzlü olamayan gelinlerin kayın anneler direktifiyle fır döndüğü erişte kesme günleriyle Ramazan hazırlığı başlar. Hayatlar günler öncesinden gümüş gibi yapılır, kerpiç evlerin içi ve dışı kireçlenir, halılar ve yastıklar bahçede arap sabunlarıyla yıkanıp hayata asılırdı. Sahura erken kalkan gelin işleri kolayladıktan sonra kayınvalidesini çağırır. Ocakta diken ve kesmik ile pişen erişte pilavının yanında pekmez şerbeti, kayısı hoşafı ile sahur yemeği yenir. Konu komşunun iştirakiyle bezen kara takım denen yemeklerle geçen iftar sofraları Ramazanlardan geriye kalanlardan birkaçıydı. Erkekler bayram namazından sonra, Körimamın ve Araphasanların Aşağı Mahalledeki ve Yukarı Mahalledeki İdrislerin odasında bayram yemeği için bir araya gelirler. Erkekler bayram namazından sonra yemeği odalarda; kadınlarda evlerde yerler. Bazı erkekler de Hanaybaşı Camii yanındaki sarnıcın üzerine serilen sofralarda cami çıkışında evlerden getirilen yemekleri yerler... Bağların Kooperatiflere Feda Edilmediği Zamanlar Parça parça dört küçük bağın ayrıca goca, körler, tatoğlubaşı, yarmalar… bağlarının bakir olduğu zamanlarda cûşa gelen emvay çeşit bostanların her birinin tadı şimdinin market tatlarına elbette benzemez. Trakya, Marmara, Ege taraflarında yetişenleri aratmayan, sadece çeşidi onun üzerinde olan üzümler hangileriydi? Bugün sadece isimlerini bulabildiklerimiz kadarıyla neleri unuttuk, neleri neye feda ettik bir bakalım. Beyaz arı peteği gibi sık, iri ve ince kabuklu olan Gut Üzümü, Hevenklik/ Aladiriz denilen bir tarafı pembe, bir tarafı bordo, ince kabuklu, kışlık üzüm, İnce kabuklu siyah pekmez üzümü olan Dimnit Üzümü, Hocacihan bağında en çok yetişen, Konya’da Hocacihan üzümü olarak bilinen meşhur üzüm, Erken eren, beyaz, ince kabuklu olan ise Ak Dimnit Üzümü, Sille Bağlarında yetişen, bir salkımı 1,5-2 kg gelen, kışlık, kalın kabuklu Tilki Kuyruğu Üzümü, damlara asılır Mayıs ayına kadar bozulmadan kalır, Üzerinde yağ olan ise Büzgülü Üzümdür, Gemri Üzümü, ekşi olur, Sille Bağında yetişir ve kışlık üzümdür... Davetler Ve Kış Geceleri Belki unutulmamış veya az deforme olmuş adetlerin başındadır davetler. Allah’tan maharetli kaynanaların rahle-i tedrisinden geçen gelinlerin torunları az da olsa varda, fast foodlara yenilmemiş Konya davetleri yaşayabiliyor. Şimdilerde kelaynak misali bir kaçı kalan tandır erbabını eskiden her bir hanede görmek sıradan bir şeymiş. Mamafih sabahın seherinde namaz sonrası yakılan tandır köz halinde iken, bir gün önceden yoğurulan hamurların maharetli ellerle cehennem ateşine tutturulması her babayiğidin harcı değil. 1950/60’larda Hocacihanda odaların olduğu zamanlarda kış sohbetleri bahanesiyle yat-geber ismiyle maruf oturmalar meşhurdur. İdrislerin odasına ekin tavında yorgun insanlar fenerlerle gelir, sofralar kurulur, turşu, pekmez, asma üzümü, koyun peyniri, telamur (salamura) peyniri, tuluk peyniri, yoğurt, yazdan izbeye asılan kavunlar ve kışa dayanıklı yazdan izbeye asılan heveklik üzümü, tereyağı, camız kaymağı, bastırığın içerisinde tenekelere konulan kavurma... Hoş sohbetlerle yatgeberlik adıyla ikram edilir. Kurnası Yok Güzel Olsa da; Ustası Yok Yapılsa da Bedenlere, gönüllere, ruhlara ‘Su Medeniyeti’ tesis eden dedelerimiz; sokak, yol, köy ve şehirlere âb-ı hayat vermişler. İşlevlerinin yanında estetiği ile de hayranlık uyandıran nice sarnıç ve çeşmelerimiz aslında diğer tüm eserler gibi bu topraklar üzerindeki tapu senetlerimizdir. Kanlı Sarnıç Aşağı Mahallededir, şimdilerde Hocacihan Saray Caddesi üzerinde, Başkent Hastanesi ilerisinde olarak tarif edilebilir. Selçuklu veya Beylikler dönemine ait olduğu biliniyor. Arap Sarnıcı Hanaybaşı Mahallesindedir, üzerinde -1306 H/ 1889M olduğunu şimdilerde öğrendiğim onarım kitabesi olarak adlandırılan kitabenin olduğu zamanları hatırlarım. Uç İğde Sarnıcı Pürenlik Mezarlığı’nın arka tarafındadır. Velininoğlunun Sarnıcı Yukarı Mahallededir. Hanaybaşı Sarnıcı Hanaybaşı Mahallesinde, Hanaybaşı Camiinin yanındadır. Selçuklu dönemine ait olan sarnıcın 1306 H/ 1889 M tarihli onarım kitabesi vardır. Divle/Devler Sarnıcı Dibidelik (Şimdilerde Hocacihan Hanı Olarak bilinen)Han’ın200 m doğusunda, Beyşehir yolunun güneyindedir. Selçuklu dönemine ait olan Sarnıç, Altunapa Medresesi ve Hanı yapılmadan önce mevcuttur. Takkeli Sarnıç Tıp yolu üzerindedir. Toprak damlı olan sarnıcın tarihini Osmanlı dönemi olarak söyleyebiliriz. Aşağı Mahalle Sarnıcı Aşağı Mahallede Çoturuklar’ın evinin yanındadır. Garagulak Çeşmesi Hacılar Mahallesindeki Garagulak Suyu olarak bilinen suyun aktığı çeşmedir. Hocacihanın en güzel suyunun aktığı çeşme önünde kuyruklar olur, insanlar saatlerce bidonlarıyla su doldurmak için beklerlerdi. Senenin her ayında akan çeşmenin kaynağı Sarayköy tarafındaki dağlardan gelir ama kanal suyu değildir. Yakın zamana kadar sağlam olarak duran çeşmenin suyu bazen bulanık akar, insanlar bir müddet su doldurmaz; bazen de kesilirdi. Ama şimdilerde yapılaşmadan dolayı kanalı bozulduğundan Belediyenin Tatlısu şebekesine bağlanmıştır. Her Dem Sıcaktır Sobası, Sohbet-i Yâranla Isınır Köy Odası Hocacihanda bilinen İdrislerin, Araphasanların ve Körimamın odaları vardır. Araphasanların Odası Hocacihanlılarca bilinen en eski iki odadan biridir. ‘Yemekli Oda’ olarak bilinen oda Aşağı Mahallede, çeşmenin yanındadır. Yeniden yapılan oda eskiden çeşmenin üzerinde iken yanında bir de su kuyusu varmış. İdrislerin Odası en eski oda olarak bilinen diğer odadır. ‘Yemekli Oda’ olarak bilir, Yukarı Mahallededir. İki katlı 20. yüzyıl başlarına tarihlenen orijinal bir köy odası olan İdrislerin Odası, alt katı ahır, üst katı aralık ve oda kısımlarından oluşmaktadır. Körimamların Odası Yukarı Mahallede şimdiki Cihan Caddesi üzerindeki Alaeddin Camii’nin yakınlarındadır. Meşhur Evler ise Hanaybaşı Mahallesindeki İki katlı cumbalı, kerpiç tarzındaki Makinist Rıza’nın, iki katlı kerpiç Topalsıttıkların Reşit’in, yine Hanaybaşı Mahallesindeki Deli Mevlid’in Konakları, Yukarı Mahalledeki Tumbullar’ın Konağı, Hanaybaşı Mahallesindeki Dudugillerin Hasan’ın Hariciyesi bu örneklerdendir. Bir Hayat, Bin Yaşanmışlık; Bir Semtin Meşhurları 1. Cihan Harbinde Yemen Cephesinde Şehit düşen Sarayköylü Mehmet Eren, Yemen ve Çanakkale’de savaştıktan sonra “Kanlıdere’de meftundur” diye sülüsü gelen Cevzimam’ın babası Söylemez Osman, Kutu’l-Emare’de iki ayrı zamanda 10 yıl askerlik yapan Duduların Hasan, İzzet Ağanın oğlu Hacı, Yemen Cephesinden 6 ayda Konya’ya gelebilen Yukarı Mahalleli Halil Çavuş, 1950’li yıllarda Güney ve Kuzey Kore’nin arasındaki savaş bizi ne kadar ilgilendirir ki? Demeden devletin evlatlarından istediğini canı pahasına yerine getirmeye giden birçok Kore gazimizden biri olan Gorella yani Koreli Mehmet Kalaycı ve Çakır gözlü Çakır Ahmed bunlardan bir kaçı. Bunun yanında kendi hayat pratiğimdeki yüzler de var tabii ki. Sarı Emmi bunların ilk başındadır, heybetin ve tevazuunun bir arada birbirinin üstüne çıkmadan birlikte göründüğü bir kişiyi hatırlamıyorum…Elimizde var olan Çakır Ahmet’in kendi ses kaydı bize bir dönemin kurtuluş mücadelesinin (belki de) bilinmeyenlerini anlatıyor. Not kabilinden: yakın zamanda yayımlanacak iki ayrı çalışmada Çakır Ahmet’in hikâyesi uzun uzadıya işlenecek... O Semtin Tarih Olmuş Mekânları Hocacihan uzun yıllar boyunca unutulmuş, içerisinde zengin hazineleri olan şehrin yanındaki tarihtir. Her bir mahallesi, sokağı, evi, avlusu halen bir çok mekanı içerisinde taşır. Bugünlerde akıl almaz şekilde kooperatifleşen, modern yapıların rahatlığına(!) feda edilen kerpiç evler, çeşmeler, camiler, türbeler, han ve sarnıçlar… Bir zamanlar sınırları her ne kadar büyük olsa, da kendi küçük dünyasında ayakta duran tarihi, küçülen sınırlar mı yoksa sığamadığımız kendi asri hırslarımız mı dedirtir. Bunların birkaçını liste halinde şöyle özetleyebiliriz. Hocacihan Büyük veya Goca Cami, Hocacihan Aşşa Cami, Hocacihan/ Dibidelik/Gıçıdelik Han, Mursaman/ Hâce-i Cihan Tekkesi, Afakan/Hafagan Tekkesi, Sarıkız/İtdirseği Tekkesi, Erler Kabri... O Semtin Mahalleleri, O Semtin Mahallileri Eskiden tüm geleneksel şehirlerde olduğu gibi Konya’da da, semt ve mahalle tanımlaması, sınırları resmi çizgilerle çizilmiş yerler değildi elbet. İnsanlar tarafından doğal sınırlara ayrılan semt ve mahalleler bugün kısmen de olsa sınırını koruyabilmiştir. Goca Camiden Kuzey Doğuya, Aşşa Mahalle: Aşağı Mahalle, Saray Caddesi üzerindeki Kanlı Sarnıç’ın bulunduğu yerden başlayıp batıya, Hacıpaşalar Sokağı’na doğru devam eder; kuzey-güney yolundan da Beyşehir Caddesi’ne kadar uzanarak, eskiden ‘Feleğin Gölü’ olarak bilinen mevkie ulaşırdı. Hem Camisi Hem Çeşmesi; Hanaybaşı Hanaybaşı: Hanay kelimesi sundurma, sofa, avlu anlamlarına gelmekle birlikte, mahallenin isminin neden Hanaybaşı olduğunu bilmiyoruz. İhtimal Hocacihanın dört mahallesine sınırı olan, bunun yanı sıra tüm bu mahallelerin çıkışı/ön tarafı konumunda olmasından dolayı bu ismi almıştır. Hanaybaşı Mahallesi Hocacihanın ilk yerleşim yeri olduğu da söylenir. Hanaybaşı Mahallesi Goca Camiden kuzeye doğru gidildikçe Hanaybaşı Camii’ni de içerisine alan sağlı-sollu İmam Hatip binasına kadar olan kısımdır. Hanaybaşı Camii’nin bulunduğu yerde daha önce kerpiç bir mescit vardır; yıkılıp yerine bugünkü cami yapılır. Yokar Mahalle: Macurhocaların Konağından başlayıp, Goca Camiinin yukarısına güney batı tarafına doğru; Beyşehir Caddesine kadarki güzergâha Yukarı Mahalle denir. Yukarı Mahalle halen nüfus kütüklerinde Hocacihanlıların Mahallesi olarak da geçer. Yukarı Mahalle içerisinde birçok su kuyusu ve konak, bunun yanı sıra geçmişi Selçuklulara kadar uzanan bir sarnıç, aynı zamanda Konya’nın en güzel suyunun aktığı Garagulak Çeşmesinin olduğu mahalledir. Arap Sarnıcı Yukarı Mahallenin sınırındadır. Yanında, suyu ta Meram Dersinden gelen ‘Goca Irmak’ ismiyle anılan bir ırmak akadı. Hacılar Mahallesi: Goca Cami’nin güneyinden Tıp Yoluna doğru giderken, ileride güney batı-güney doğu tarafından, bir tarafı Beyşehir yoluna, bir tarafı da eski bağlara -Körimam’ın harmanınakadar uzanan kısımdır Yukarı Mahalle. Hocacihan’daki mahallelerin çok önceleri birleştirilmesi sonucunda eski sınırlarını kaybeden, bunun yanında eski mahallelerin sınırlarını da kendi içerisine alan ve gerçek sınırları olmasa da eski ismini muhafaza edebilen mahalledir. Bugün Hacılar Mahallesinin eski mahalle ile hiçbir alakası yoktur desek yanlış olmaz. Mamafih bir ucu Aşağı, bir ucu, Yukarı bir ucu da Hanaybaşı Mahallelerini içine alan dev bir mahalledir artık Hacılar… Çekirdek Aileden Kopanlar Atasızlar’a: Tıp Yolunun kestiği sınırın güneyinden Kahveye kadar olan kısım Atasızlar Mahallesidir. Hocacihan’da eskiden ilk kez ana babadan ayrılanlar ev açtıkları için onlara atsızlar denirmiş. Daha çok ailelerin genişlemesi, kimi zamanda ana ve babadan Hocacihanda ilk kez ayrı ev tutanlara biraz da tepki sonucu verilen isimdir; aslında Atasızlar bir anlamda Hocacihandaki ilk modern aile örneği olan mahalledir.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol